Bir konuda profesyonel olmak, uzun yıllar bir alanda eğitim almak ve doktora yapmak, işinin uzmanı olacak kadar deneyime sahip olmak her zaman bir avantaj mıdır?
"Bahçenin Efendisi" adlı bir hikaye vardır. Gittiğim kurumlarda benden eğitim almış olan birçok insan bu hikayeyi bilir çünkü ilk tanışma eğitimlerimizin çoğunda hep bu hikaye ile giriş yaparım.
Hikayeyi kısaca özetlemek gerekirse;
Bir gün bir kral bahçesine bir gül fidanı getirtir. Bu gül öyle sıradan bir gül değildir. Uğruna savaşlar verilerek kazanılmış bir gül fidanıdır. Geldiği yerdeki efendisine ölümsüzlük getirdiğine inanılır. Fakat gülün ölümsüzlük getirebilmesi için bahçede açması gerekmektedir.
Kral gül fidanını bahçeye getirdikten sonra en iyi bahçıvanları tutar ve gül fidanının açması için elinden ne geliyorsa yapar. Gelen uzman kişiler gül fidanı için bildikleri tüm yöntemleri denerler, ona en iyi vitaminleri verir, toprağını değiştirir, bildikleri tüm yöntemleri denerler ama fidan bir kez bile açmaz.
Kral her defasında üzülür, öfkelenir ve gül fidanını açtıramayanların kellesini alır.
Bir gün şehre ağzında bir çöple bir genç delikanlı gelir ve bahçıvanlığa talip olduğunu söyler. Kral genç adama: "Bunca işinin üstadı bu fidana gül açtıramadı sen nasıl açtıracağını düşünüyorsun"? diye sorar. Genç adam: "Derler ki uzmanlar yalnızca bildikleri yolu görürken, acemilerin aklında birçok çözüm olur, sanırım benim sunacağım da budur".
Kral genç adama bir fırsat verir ve onu işe alır. Günler geçer ve acemi adam hiçbir şey yapmadan öylece gülün yanında yatar. Ne toprağını havalandırır, ne yeni ilaç siparişi verir ne de başka bir şey yapar.
Kral artık dayanamaz ve acemi adama sorar:"Neden hiçbir şey yapmıyorsun?" Genç adam cevap verir: Sadece gülün ne istediğini dinliyorum. Kral şaşırır ama sabreder ve bir şey demez. Genç adam gülün yanında bekler ve her gün gülle konuşur:"Gül söyle bana derdin ne? Neden açmak istemiyorsun? Diye sorar.
Bir gece, acemi adam gül fidanının yanında yatarken, fidanın kökünden bir ses gelir ve bir kıpırdanma olur. Hemen fidanın kökündeki toprağı kazır ve siyah bir yılanın fidanın kökünden çıktığını görür. Yılan çıkınca, fidandan bir oh sesi gelir.
Fidan ertesi sabah bembeyaz bir gül açar. Kral gülü görünce sevinçten deliye döner, kutlamalar yapar, acemi bahçıvanı altına boğar. Yıllar geçtikçe gül fidanının ölümsüzlük getirmediği anlaşılır çünkü kral hastalanır ve ölüm döşeğine düşer. Acemi bahçıvanı yanına çağırır. "Bak onca çaba boşunaymış, gül bahçenin efendisine ölümsüzlük getirmedi" der. Bahçıvan: "Siz hiçbir zaman bahçenin efendisi olmadınız, bahçenin efendisi bendim, yıldızları ben seyreder, gülleri ben dinler, bahçenin tadını ben çıkarırdım" der. Bu hikayeden birkaç ders çıkarılabilir fakat benim bugün bahsetmek istediğim; bazen deneyimlerimiz ve öğrendiklerimiz yeni bir şey öğrenmeye çalışırken avantaj değil dezavantaj yaratabilir. Yeni bir şey öğrenirken, yeni biri ile tanıştığımızda, yeni bir problem ile karşılaştığımızda farklı olasılıkları görebilmek için acemi gözüyle bakmak bambaşka kapılar açabilir. Etrafımızdaki olaylara ön yargılarımız olmadan bakabildiğimiz, farklı bir gün dilerim.
Sevgilerimle, Müjgen
DİĞER BLOG YAZILARI